21 Mart 2013 Perşembe

Html Çılgınlığım

2,5 - 3 aydır Web ve Grafik Tasarımı kursuna gidiyorum. Şu aralar HTML öğreniyoruz. "Ne diyor bu kız? O ne lan?" falan diyor olabilirsiniz. Önemli olan kısmı o değil. Benim bundan fazlasıyla haz alıyor olmam. Fazla mutluyum, ki okulda kod yazarken hiç mutlu olduğum bir an olmamıştı. Sadece ilk yazdığımız "Hello World!" kodu dışında. 

Hiç size verilen ödevlerin yetmediği oldu mu? "Keşke bir kaç tane daha ödev olsa da onları da yapsam..." dediğiniz? "Kendine gel" diyor beynim "Sen bu değilsin, sen tembel, üşengeç insansın. Ne oluyor kızım sana?". HTML bir tutku oldu bende, kendime inanamıyorum. Geleceğin yazılımcısı olur muyum acaba? Hayal kurmaya başlıyorum. Sizlere iyi geceler.

Sevgiler

19 Mart 2013 Salı

Hikaye #2

"Bir hikaye yaz."dedi. Konusunu sordum. "Aklına ne gelirse onu yaz, her şey senin kontrolünde." dedi. Sanki bana özel güçler vermişti bu cümlesiyle. Artık hikayelerimde dünyayı değiştirebilir ve kendi dünyamı yaratabilirdim sihirli kalemimle.

Seçeneğim o kadar çoktu ki. Her şeyin mükemmel olduğu bir dünyada, yaşayan en güzel prenses mi olmalıyım? Yoksa dünyadaki en cesur, en akıllı, en tehlikeli ajanı mı? Peki bunlar çok klasik değil mi? Belki de psikopat bir seri katil olmalıyım. 

Kararsızlık beni öldürüyor. Yine aynı şey. Kararsızlık... Kocaman bir boşluk... Bu delikten kurtulmak için sihirli kalemimi bırakmaya karar verdim. Kahramanımı öldürdüm...

Hikaye #1

Patronunda istediği etkiyi bırakamadığını anladığında büyük bir hayal kırıklığına uğradı. Bugünün daha ne kadar kötü gidebileceğini düşünmeden edemiyordu. İçindeki his bunu az sonra öğreneceğini söyledi. 

Biten işlerinin ardından, iş yerinden bir an önce çıkabilmek için masasından uzaklaştı. Kime, neye çarptığına dikkat etmeden son hızla arabasına doğru koşuyordu.

Dışarı çıkmak için kapıyı açtığında yağan yağmuru görünce hislerinde yanılmadığını anladı. Bir an "Beklemeli miyim?" diye düşündü. Ama bir his ona devam etmesini söylüyordu ve gününün kötü geçeceğini bilen hislerine güvenip koşmaya devam etti.

Bir anda durduğunu fark etti. Sonra da onu neyin, durdurduğunu. Hemen arkasından bir ses ve karanlık...

Geliyor...

İstedim ki bir çılgınlık yapayım. Nasılsa kimse bu blogun bana ait olduğunu bilmiyor. Dedim ki "Neden derslerde sıkıldığım zaman yazdığım hikayeleri paylaşmıyorum?" Hikaye dediysem öyle 4-5 sayfa değil. Birer paragraflık küçücük minicik hikayeler sadece. Belki bir beğenen çıkar günün birinde.

Sevgiler.

22 Kasım 2012 Perşembe

O Muhteşem Zehir!

Bunu söylerken çok utanıyorum ama itiraf etmeliyim. Uzun zamandır kitap okumuyordum. Baya uzun bir zamandır... En son okuduğum kitabı ve zamanını hatırlamaya çalışıyorum da en ufak bir fikrim bile yok. Bir seneyi geçti deseler inanırım.

Sanırım bundan iki hafta önce tekrar başladım okumaya. Ayşe Kulin - Gizli Anların Yolcusu. Kitaptan çok kitap okumanın verdiği o muhteşem hazzı sevdim. Hatırladım desek daha doğru olur. Şu an yine Ayşe Kulin'in devam niteliğindeki kitabını "Bora'nın Kitabı" nı okuyorum.

Ders aralarında, otobüste, metroda, uyumadan hemen önce, uyandıktan hemen sonra... Vaktim böyle geçiyor. Aşırı mutluyum. Acayip bir haz bu. O zehri bir kere tattıktan sonra vazgeçemiyorsun.

Kısacası kitap okuyun, okutun. Hadi bakalım, bilgisayarlarımızı kapatıp kitaplarımızı elimize alalım ve okuyalım. :)

Sevgiler.

12 Ekim 2012 Cuma

EŞ ARIYORUM !!!

Siparişlerimin gelmesiyle alışveriş çılgınlığım şimdilik sona erdi. Tabi ki her kadının olduğu gibi benim de gözüm sürekli yeni kıyafetlerin, takıların, ayakkabıların vs. üstünde. Ama kendimi durdurmayı başarabiliyorum. Şimdilik... Tabi ki hiç bir şey vitrinlere veya alışveriş sitelerine bakmama engel olamıyor. Orada ben bile kendime söz geçiremiyorum.

Bu "hobi"mi sona erdirdikten sonra yeni "hobi" edindim kendime. Eş arıyorum. Bana göre dünyanın en yakışıklı erkeği olan köpeğim Paşa'ya dünyalar güzeli bir gelin (dişi) arıyorum. :)

Paşa siyah, saf kan bir Labrador Retriever. 7 buçuk yaşında ve 30 kilo. Arkadaş canlısıdır, kimilerine göre fazla yılışık bile olabilir. :) Şu hayatta asla bıkmayacağı tek şey top oynamak sanıyorum. Yorgunluktan geberseniz bile o top uzağa atılacak arkadaş! Fazlasıyla akıllı, çok fazla sırrımı biliyor. Neyse ki konuşamıyor. :) Dertleşmek için birebirdir, sıkılmadan saatlerce dinleyebilir. Ve daha bir sürü özelliğiyle ideal bir damat adayıdır. :)

Yineliyorum ilk yazımda okunma kaygım yok demiştim ama eğer oralarda bir yerlerde sesimi duyurabildiğim birileri varsa bana yardım edin lütfen. Anneanne olmak için sabırsızlanıyorum. :)

Sevgiler.


28 Eylül 2012 Cuma

ALIŞVERİŞ ÇILGINLIĞIM

Bir haftadan fazla bir süredir yazmak aklımda. Çeşitli konular vardı aklımda ama maalesef yine fırsatını bulup, bilgisayarımı açıp yazmaya başlayamadım. Sanırım yazmamak için hep bahanem var. Sürekli bahane bulmama rağmen yazmayı çok sevdiğim de bir gerçek. 

Ruh halimin sürekli değişmesi, yazarken bile kendimle çelişmem... Bazılarının dediği gibi deliyim sanırım. :)

Geleyim problemime : İNTERNETTEN ALIŞVERİŞ YAPMAK.

3 gündür girmediğim alışveriş sitesi kalmadı. Markafoni (http://www.markafoni.com) ve Trendyol (http://www.trendyol.com) favorilerim. Önümüzdeki günlerde gelmesini beklediğim 4 ayrı paketim var. 2 babet, 2 bileklik, 1 yüzük, 2 kazak ve 1 gömlek aldım.  Hala da almak istediğim çok şey var ve kış sezonu daha yeni başladı.

Biri beni durdursun lütfen!!

Sevgiler.